Hem bilgisayar mühendisi hem de edebiyat sever olarak bir süredir yapılan çeviri ve teknik terimlere karşılık UYDURMA çalışmalarını gözlemekteyim. Çalışmaların kimisi iyi niyetli, kimisi ise benim dediğim gibi olsun düşüncesiyle yapılmaktadır. Her nasıl olursa olsun Türkçe'nin adeta idam sehpasını hazırlayan bu çalışmalara sessiz kalmak onlara destek vermek kadar suçtur. Özellikle milliyetçiliği kafatasçılığa indirgeyenler gibi Türkçe'yi Öz Türçe denen orta asyada yaşamış büyük dedelerimizin diline indirgeyenlerin varlığı oldukça şaşırtıcıdır. Çoğu kimsenin bu "öz türkçe" takıntısı nedeni ile Türkçe yozlaştırılmakta; koca bir medeniyet dili 3000-5000 kelimelik bir kabile diline dönüştürülmektedir. Bir takım mekanik kurallar ile kelime üretilmesi sonucu Türkçe gittikçe ruhsuzlaşmakta, tadsız bir hal almaktadır. Hiçbir anlam ifade etmeyen bu UYDURUKÇA ve içi boş kelimeler günden güne çevirilerde daha çok yer almaktadır. Dil yaşayan bir canlı gibidir. Doğal akışına yapılacak müdahaleler dilin kabiliyetlerini sınırladığı gibi estetiğini de bozar. Türk Dil Kurumu'nun bütün bunlara sessiz kalışı, kendi yaptığı çalışmaların da teknik açıdan yetersiz oluşu bizi bu çalışmaya sevk etti. Bu çalışmayı yaparken göz önünde bulundurduğumuz temel prensiplerimiz: . "Öz Türkçe" takıntımız yok. . Yapılan müdahalenin Türkçe kurallara uyması yeterli değildir. Müdahale sonucu oluşacak kelimenin yaşayan Türçe ile uyumlu olması gerekmektedir. . Estetiğe dikkat ederiz. Bir Türk köylüsünün söyleyemeyeceği kelimeleri sevmeyiz. . Birebir çevirmek birinci hedeftir. Ancak mümkün değilse anlama yönelik karşılık verilmektedir. Birebir çeviri için yabancı dilin kültürünü de ithal etmeniz gerekir. O nedenle birebir çeviri bir ŞART olmamalı. Ancak mümkünse ilk tercih olmalı. . Anlamı doğru vermek, birebir karşılık bulmaktan daha önemlidir. . Milli hafızamızı TDK'nın kuruluş yılından değil atalarımızın yaşadığı kadim yıllardan başlatmaktayız. . Yabancı kökenli olsa da bizim bakışımızla yeniden şekillenmiş; yaşayan Türkçe'de kullanılan İngilizce, Arapça ve Farsça kelimelere açığız. Kendi bakışımızla şekillenmiş, kendi dilimizle törpülenmiş olması şart. Olduğu gibi almak zaten bu çalışmanın ruhuna aykırı. . Böyle bir çalışmayı yapmak için orta düzey Türkçe dilbilgisine sahip olmalı ve Bilgisayar Bilimleri konusunda bir eğitim almış olmalıdır. . Karşılık bulmak için acelemiz yok. Çok deneyip yalnızca yakışanları sözlüğe alıyoruz. Henüz karşılığı olmayan terimleri olduğu gibi kullanıp parantez içinde açıklama yazmakla yetiniyoruz. Çalışma ilerledikçe daha az terim karşılıksız kalacak. Sürüm: 1 Barış Şimşek 10 Ekim 2005